15 Haziran, 2007

whatever!

it's hard to say it, i hate to say it, but it's probably true

**

mojo denen rezil yerin hayatım üzerindeki etkisinin "0" olduğunu farkettim bu gece. kağıt üzerinde getirdikleri ve götürdükleri aynı gibi gözükse de fiziksel ve duygusal ağırlığı asla eşit olamaz. gözümün önünde eski anılar canlanırken, yeni gelenin eskiyle çatışması beni rahatsız etmiyor. geçmişi; canımı acıtmasına izin vermeden anımsayabiliyorum artık. yanımdakilerse ses ve dokunulabilir kaos olarak barınıyorlar bu anlarda. yine de canım içmek istemiyor. kendi kendimle çatışmaktan ve sonunda bu anlamsız çatışmadan galip çıkmaktan keyif alıyorum. onca birey arasında kendimi yalnız değil, içimdeki hanedanın kraliçesi olarak görüyorum. büyüyorum.. ve bir perşembe günü saat 03.18 de orada sonlandırabilirim herşeyi. blues iyi gidiyor.

sonra çıkıp ıvırı zıvırı toparlama işlemleri sırasında yeni girdiğim ama bir şekilde yabancı olmadığım o yerde karşıma bir sırt çıkıveriyor. aslında hiçbir anlamı yok ama hanedanlık çalkalanıyor. oysa ki rüyada sırt görmek acele karar vermemeniz için uyarıdır, ayrıca sizden habersiz gelişen olayların dışında bırakıldığınız anlamına gelir, derler. ama bu sırt rüyada değil, gerçekte ve çok başka çağrışımlar yapmakta. biraz önce büyümüş olan ben, kraliçeyi tahttan indirme noktasına geliyorum, dolan gözlerimi etrafımdakilerden gizlemeye çalışırken. nereden çıktı şimdi bu sırt, ve bilinçaltımın derinlikleri bu işe neden karıştı? o saç kesimi neden öyle ve dünya üzerinde başka şapka, başka küpe mi kalmadı? peki o beyaz t-shirt üstüne o gömlek? ya altındaki adidas eşofman? tanrım bu kadar çabuk sarsmak zorunda mısın benliğimi? ve bir anda kalp atışlarımın artışını, kanımdaki hızlanmayı, beynime gidemeyen oksijenin baloncuklarını tüm vücudumdaki o tiz tireklikle beraber hissediverdim.

15 dakika bile olmamıştı. when i was young, much younger than today, tuesday's gone and i just don't want to be alone right now.

sırt, yüz olunca bütün bu gereksiz gerginlik bir anda yok oluveriyor ve ben yine hanedanlığımın başına çörekleniveriyorum böbürlene böbürlene. ama çok uzun sürmeyecek olma ihtimaini artık hiçbir hücremden çıkartamıyorum.

tonight i've thought through all the good, all the bad and all greys in between and it all is just very very simple. it's all the thrill of the chase. plus, old wounds can be sneaky and even though we learn from our mistakes we may repeat them. in the end it's ok because there is a lot of things in life that makes no sense but we do them anyway.


Hiç yorum yok: