26 Temmuz, 2007

ben o mualla'yı sandala atıp..

böyle gümbür gümbür giriştim yazmaya orhan veli dizelerinden kopup. annem sordu bugün iyi olup olmadığımı, eyvallah diye bir laf atıverdi kendini dişlerimin arasından dışarı, böyle bön bön bakakaldık birbirimize, ben elimden çantamı düşürdüğümde telaşlı titremelerle. aslında keyifli geçiyor gibi hayat, kendisine dair "pros and cons" listeleri dolanbaçlı yollarında işlemeye koyulmadığında beyinciğimin. pek bir "first impression" ihtiyacı duymaksızın genç-yaşlı herkese kendimi kaynatıp kaynatıp satmayı başardığım cafcaflı günlerden birkaçını bozdurup bozdurup harcamaktayım bol keseden, ekmek elden su gölden. dedim ve yine kaybettim. ekmeğin elden suyun da gölden olmayacağı zamanlar, sağıma soluma bakmaya fırsat vermeden karşıdan karşıya geçmemi gerektirecek kadar yakınımda olduğundan, bu yola atlayıp şans eseri genel geçer kaidelerle va hain insancıklarla dolu bu vızır vızır "das autoban"da bana sağ sağlim öteki (öteki taraf kime göre, neye göre? öteki tarafta ne var? geçmek lazım mı yoksa keyfe kedere kalmış bir durm mu?) tarafa geçme ihtimalim var mı yoksa ilk saniyeden bangır bangır bir korna sesinin ilk sismik dalgası kulağıma çarpmadan altında kalır mıyım onca araçtan birinin bilemediğimden, epey büyük korkular içinde sarmaş dolaş kendimle boğuşmaktayım. gelecek kaygılarına bir de kalp sancılarımı ekliyorum ve sado-mazo kişilik çatışmalarımı patlatıp mısırımı, uzatıp ayağımı izliyorum. bana katılır mısnız diye size de yönelmek ve ilişki kurmak isterim, zira şu sıralar temas ettiğiniz herşey üzerinize yapışıyor global mlobal topluca kızarmaya yüz tuttuğumuzdan. pek memnun kalıyorum bireyselliğimden. gerçi bir sarhoş olmuşum ve bu içimdeki mevzular içimden çıkıp mojoyu daha büyük bir ring olarak kullanmışlar, ve ben aslında her bir detayı bal ve kaymak gibi hatırlıyorum ama bana koyan bir öyle bir böyle insanoğlu canavarları. üstelik, şu an açım.
ve keyifli bir kahveyle dizi izleme niyetindeyim. buyurmaz mısınız?

Hiç yorum yok: