05 Eylül, 2007

balık

bu çok zor.
içimde gürül gürül çağlayan küme küme duygu var. nerden başlasam kime nasıl anlatsam ikilemleriyle kendimi çeliştirip duruyorum bütün gün bitki çayımı yudumlarken bilgisayar karşısında. hastamızı taburcu ederken yanımıza almayı unutmamamız gereken ilk şey kendisi. nezaketen kapı önünde beklemesi kendisine ekstra birkaç puan kazandırmışken "peder" beyin kendisine göz koymuşluğunu kıskanmamak elimde değil. mehter marşı ritmiyle işleyen beynimin gizli odacıklarından çıkagelen eski bir melodi mırıldandığımı farkediyorum ve gülümsüyorum. her zaman kötünün kötüsüyle ilgili komplo teorileri üretmekten başka işe yaramayan sol lobumu örümcek ağları kaplamış. bir de kocaman tabela duruyor önünde, fabrika kapalı yazmışım. yere boyalar akmış. olsun.
ayaklı gazetede yazmak istediğim bunca datayı nereme sokup arşivlesem diye oturmuş kara karar düşünürken, o dünyamı toz pembe boyama devam ederek işimi daha da zorlaştırıyor. bu kalbin altından nasıl kalkılır? bir bilen var mıdır? gazeteye ilan versem beni bulur musunuz acaba? heeey, sesimi duyan var mıııı?

..-

sanırım kimsecikler beni umursamıyor şu sıralar kendisinden başka. aslında benim istediğim de sadece bu. peki istediğimi elde ettiğim halde, neden göz pınarlarım küresel ısınmaya maruz kurudu kaldı? insan böylesini bulunca kaybetmekten korkmaz mı? ben korkuyorum!

Hiç yorum yok: