01 Ocak, 2009

sıfırbirsıfırbirsıfırdokuz

yeni yıla nasıl girersek öyle geçermiş bütün yıl. fuck! yalnızca ilk 8 dakika güzeldi, ama hiç de öyle devam etmedi, şu ana kadar. üzgün, dargın, kırgın geçen şu son 24 saat, senden nefret ediyorum. 
sus denildi, sustum. gel denildi, geldim. git denildi, gittim. bekleme, iste denildi, istedim. alamadım. aradığım o içtenliği, beklediğim sevgiyi bulamadım. belki de hiç "gerçekten" olmamıştı. sinirlendim başta, sonra kendi haline bıraktım, sonra üzüldüm. hala üzgünüm. ben mi beceremedim? yoksa hiç şans mı verilmedi? belki verildi de, ben farketmedim. farkındalık. bunu bana söyleyenin aksine çok da kötü anıları var bende, ama artık yeri ve sırası savıldı. "farkındalık" la düşünerek mi yoksa kafamda kurarak mı var-ıyorum sayım-larıma diye iç geçirdim. sen olsan, hep kendime yaptığımı söylerdin. sence bencilim. sence kıskancım. sence hainim. sence.. sence sen bana bir dolu ikinci şanslar verdin. sence sen bana hep doğru davrandın. sence sen hep haklıydın, hep dürüsttün, hep açıktın. bence sen bana o şansları verdiğinde, hiç "gerçekten" vermedin. vermiş olsaydın, herşeyi sil baştan önüme koymazdın. vermiş olsaydın, hala her yaptığıma, dediğime, yediğime, içtiğime, aynı önyargıyla karışmazdın. bence yapmazdın. ama yaptın. üzgünüm.

...   

Hiç yorum yok: