21 Mart, 2009

god&adam&eve or the father, the son and the holy ghost

sessiz ve derinden ele alınmış bir yakın çevre incelemesi ve birkaç kitap karıştırmacanın sonunda vardığım noktaya, 'daha önce aklım nerdeymiş' isyanlarıyla, bir geçit töreni edasıyla, güle oynaya ama için için ağlayarak geldim. yolculuk zorlu geçti. fakat o son mola yerinde verilen çayın tadı damağımda kaldı.. 

temel olarak, insan dediğimiz fazla gelişmiş şey -ki aslında epey primitif varlıklarız- içe ve dışa dönük olarak iki ana gruba ayrılırsa, kadın ve erkek olarak nitelendirilebilir.

keza kadın olayları içine atar, zevki içinde yaşar, üzüntüyü içide yaşar. bu sebeple olsa gerek ki, tanrı kadının cinsel organını içerisinde konumlandırmıştır. bir kadına gerçek zevki yaşatabilmek için, içini bilmek gerekir - zira herhangi birini üzmek zaten çocuk oyuncağıdır.

erkek ise, daha çok dışarı dönük bir varlıktır. her sorusunun cevabını bulamasa da mutlaka dışarıda birşeyler arar. hiç olmadı ***ini sokacak herhangi bir delik arar. işte bu sebeple tanrı, sperma oluştursun diye yarattığı bu "şey"in hayatta hiç zorluk çekmemesi için, cinsel organını dışarıya, kolayca ulaşıp, hükmedebileceği bir yere yerleştirmiştir. 

kadın ve erkek dediğimiz bu iki cinsin birbirlerinden bu derece farklı olup, soylarını devam ettirebilmek için beraber olmaları gerekmesi sizce de ironik değil mi a dostlar..

1 yorum:

enola is gay dedi ki...

olur mu ya kadın asıl dışına atmadan yaşayamaz. eğer illa bağlicaksak, kadın içinde olan biteni bilir, dışarıda onun etkileri zaten vardır, o yüzden içerdedir.

erkeğin de içinde tutar herşeyi, kapalı kutudur, eğer içinde olsaydı soyumuz oluşmazdı..

falan falan..

cinsel organlarla alakasını bilmem ama kadının içinde yaşadığı, erkeğin çıkardığı olayı bilmiorum ama katılamadım. kadının içinde de kopar ama dışarda da vardır bi kopan. erkek dışına atar ama içindekini değil, bi tarafındakini..

yersin?